7 Ekim 2012 Pazar

Anne öldükten bir hafta sonra



Geçenlerde çok üzücü bir haber aldım. İlk okuldan beridir arkadaşım olan Serap'ın annesi vefat etmiş. Babasıyla yayladan dönerlerken yüksek bi mesafeden uçuruma düşen arabadan sağ çıkamamış annesi...

Sabah uyandığımda aldım haberini. 
Telefonumda kayıtlı olmayan, farklı bir numaradan atılmış bir mesajdı, 

' Zeynep, anne vefat etti ben Serap. ' ..

'm' harfini unutmuş olsa gerek, bana attığı mesaj aynen böyleydi. Böylesine üzücü bir olayı mesaj yoluyla öğrenmek bana çok garip geldi. Bu yüzden bende bununla ilgili bir yazı yazmaya karar verdim. Bana bu mesajı attıktan bir hafta önce vefat etmiş annesi. Anne öldükten bir hafta sonra.. İnsanlardaki eksikliğinden yakındığım, onlar gibi olmamak için sürekli olarak yaptığım birşeydir ki; hemen 'empati' yaptım. Kendime sordum:

Annen öldükten bir hafta sonra, mesaj atabilir miydin?

Serap'ın mesajı geldi aklıma, o eksik 'm' harfi.. 

Belkide aceleyle yollamasından dolayı yazmayı unuttuğu 'm' harfini düşündüm. Annem yazmamıştı, anne yazmıştı. Acaba onun artık annesi olmadığını düşündüğü için mi böyle yazdı? dedim kendi kendime. O artık yoktu, ölmüştü. Bu yüzden o sahiplik bildiren harfi koymak doğru muydu? Yoksa yanlış mı? .. Bunu bilmiyorum. 

Bütün bu düşüncelerden sonra, mutfağa koştum, annemin yanına. Öptüm yanaklarından. Ne oluyor? dedi bana. Hiç dedim, sonrada odama döndüm. 

Şimdi soruma cevap verebilirim işte. 

Annem öldükten bir hafta sonra mesaj atamazdım ben. Kendime gelemezdim muhtemelen. Tuşlara basamazdım, virgül yapamazdım, gönderemezdim. Başka birilerine mesaj atmayı düşünemezdim bile. Annemin ölmesi, bunu düşünmek bile içimi acıtıyor. Annem benim en iyi arkadaşımdır. En iyi sırdaşımdır. Bazen küser bana. Domatesleri soymadığım için yada ayaklarına masaj yapmadığım için. (: konuşmaz tüm gün. Ertesi güne yine annem der bana. Annem, yanıma bi gelsene diye çağırır beni. Bide kendine has kokusu vardır onun. Eşarplarından, boynundan gelir bazen. Yatakta ona sırnaşırken alırım kokusunu.. Annem benim, canım annem. Sana ölmek yasaklansın. Sakın gitme yanımdan olur mu..




Eğer bu bir mektup olsaydı, gözyaşlarıma dokunabilirdiniz.

4 Ekim 2012 Perşembe

Yalnızlık (Cem Adrian)

Klibi henüz izlemediyseniz;

Düzenli olarak Cem Adrian dinleyen bir insan olarak şunu yazmalıyım ki. Cem Adrian'ın son klibine (Yalnızlık) verilen tepkiler beni bir hayli irite etti. 


Klibe gösterilen tepkinin nedeni; klipteki mastürbasyon yapan erkek oyuncunun sahneleri. Klip hakkındaki kötü yorum yapan, seksüel duygularını tamamiyle içine bastırarak 'ayıp' kelimesinin arkasına sığınıp gizlenmeye çalışan insanlar, şarkının sözlerine hiç dikkat ettiniz mi? Yalnızlıktan bahsediyor. Adam kendi bakış açısını korkusuz bir şekilde göstermiş. Klibe gösterilen tepkilerden sonra yaptığı açıklama da gayet yerinde sözler.


Hala Cem Adrian'ın farkını görememiş olanlar. Bu yazımı, ve Cem Adrian'ın aşağıdaki kendi açıklamasını okuduktan sonra bir daha düşünmelisiniz. Kimse siz izleyin, hoşlanmayın, adama küfredin diye başınıza silah dayamıyor.



---


Videomdaki masturbasyon sahnelerine eleştirilere istinaden...

Asıl Soru: Siz hiç yapmıyor musunuz? değil...
"Haftada kaç kere?"

Ayrıca...

Ben hiç bir eserimi TV ya da radyolar için üretmedim.
Daha çok yayınlanmak için yapılan riyakarlıklardır bu ülkede müziği bu hale getiren.

Bu yüzdendir ki...
Politikalara yaranmak için kendini küçülten medya kadar, medyaya yaranmak için kendini küçülten müzisyenler de suçludur bu halden.

Geçen günlerde duyduğum bir sözdür.

"Ben aynaya utanmadan bakmayı seviyorum"

C.A.


----